top of page
  • Instagram

YAZILARIMIZ

We Need to Talk About Kevin: Gerilim Severler Toplanın!



Lionel Shriver’ın “We Need to Talk About Kevin” kitabından uyarlanan, sayısız ödüle adaylığını koyan filmin yönetmenliğini Lynne Ramsay yapmıştır. Film, 2012 yılının Şubat ayında vizyona girmiş ve yayınlanmasıyla uzun süre yankı uyandırmıştı. Filmin oyuncuları arasında Tilda Swinton, Ezra Miller, John C. Reilly ve Ursula Parker yer almaktadır.


Dehşet ve rahatsız ediciliği yoğun bir şekilde hissedeceğiniz bu filmde olayların akışında kafanız karışacak, doğru bildiğiniz gerçekleri unutacaksınız. 



Akıcılığıyla bir solukta bitireceğiniz bu filmde asıl anlatılmak istenen Kevin’ın psikolojisinin doğuştan mı yoksa yetiştirilmeye dayalı mı olmasıdır. Film; size bu soruyu cevaplarken aynı zamanda bir duygu karmaşası yaşatacak ve sonunda kesinlikle sizi hem şaşırtıp hem de  suçlu hissetmenizi sağlayacak.


SPOILER!


Eva bağımsız ve özgür olarak yaşamayı seven baş karakterimiz. Film boyunca Eva’nın normal yaşamını izlemekteyken Eva’nın geçmişi hatırlamasıyla biz de yavaş yavaş onu bu duruma sürükleyen geçmişinin perdelerini aralıyoruz. Filmin başlarında Dünyayı gezen ve kariyer planları yapan Eva’yı İspanya’daki bir domates festivalinde görüyoruz. Bazı sahnelerde gerçek zamana dönüp kafamızı karıştıran Yönetmen Ramsay tam olarak bu şaşkınlık ve kafa karışıklığını istemiş gibi duruyor. Çünkü gerçek zamandaki sahnelerde olaylar Eva’nın toplum tarafından dışarıya itilmesi, evinin ve arabasının kan kırmızısına boyanmasıyla başlıyor. Bu sahnelerden sonra ise geçmişe dönüyoruz: Eva bir gün bir adamla tanışıyor ve ona aşık oluyor. Sonrasında hamile kalan Eva gelecek hedeflerini bir kenara koyarak bebeğini dünyaya getirmeye karar veriyor. Bebeğin doğumundan bir süre sonra sanki bebeğin Eva’yı sevmediğini, onu her gördüğünde ağladığını ve ona rahatsız edici bir şekilde baktığına şahit oluyoruz. Fakat Eva’nın kariyerini terk edip oğlu için yaptığı bu fedakarlık bir süre sonra Kevin ile ilişkilerini büyük ölçüde etkiliyor ve aralarına aşılmaz bariyerler kuruyor. Eva hayatının alt üst olma sebebini Kevin olarak görmeye başlıyor. Filmde bu anılar gösterilirken bazı sahnelerde gerçek zamana dönüp Eva’nın iş bulma zorluklarına, insanların onu şeytan diye çağırmasına, insanlarla karşılaşmamak için yolunu değiştirmesine şahit oluyoruz.



Kevin’ın annesinin yanında gösterdiği kişiliği diğer insanların yanında değişiyor, sanki başka bir insan oluyor. Bu dönemlerde babasına çok iyi davranıyor olması, babasının Eva’nın iddia ettiği gerçekleri inkar etmesini sağlıyor. Eva, Kevin’ın ona davranış biçimine ve onu garip bir şekilde izlemesine dayanamayıp onun yüzünden hayatının bittiğini ve isteklerini gerçekleştiremediğini Kevin’ın yüzüne defalarca vuruyor. Eva ve Kevin’ın arasında geçen şu diyalog bu ilişkideki en büyük problemi gözler önüne seriyor: “Bir şeye alışman onu sevdiğin anlamına gelmez, senin bana alıştığın gibi.”. Bu sahnelerde Kevin’ı anlamaya başlıyoruz. Ailesinde yaşadığı bu sıkıntılar onda güven sorunu yaratıyor ve annesine karşı kendisini göstermek, kendisini kanıtlamak zorunda bırakıyor. 


Kevin büyüdüğünde sorunlar daha da büyüyor ve artık Kevin’ın çok da masum olmadığını anlıyoruz. Kız kardeşinin doğmasıyla Kevin’ın kardeşine bakışlarından gözlerindeki ona karşı olan kıskançlığı fark edebiliyoruz. Fakat Kevin’ın büyüdüğünde annesiyle arası daha da açılmış ve babasına daha da yakınlaşmış olması, ve aynı zamanda 16 yaşına girecek olması olayları hızlandırıyor. Öncelikle kız kardeşinin hamsterının kaybolması, daha sonrasında da kardeşinin gözünü kaybetmesi sonucu Eva’nın suçu Kevin’a atması kocasıyla aralarını açıyor ve boşanma kararı almalarına sebep oluyor. 


Filmin sonlarına yaklaştığımızda sıradan bir günde Eva bir telefon alıyor ve Kevin’ın okulunda bir vahşet yaşandığını öğreniyor. Aceleyle okula giden Eva, Kevin için endişelenirken bir anda gerçeği anlıyor: Kevin babasından öğrendiği okçuluk dersleriyle büyük bir katliam yaratmış olup gülümseyerek polislere teslim oluyor. Eva ise bu günün ardından eve gittiğinde kocası ve kızını da evde okla öldürülmüş buluyor. 


Filmde Eva ne kadar masum olmasa da bütün suçun onun üstüne atılması ve sanki öldüren kişi oymuş gibi davranılmasını çok haksız buldum. Özellikle Eva’nın toplumdan dışlandığı sahnelerde o kalp burukluğunu ben de hissettim. Tabii tüm bunlar Tilda Swinton’ın müthiş oyunculuğu sayesinde bu kadar derin hissettirdi.


Psikolojik gerilim filmlerini ve olayların bir anda hızlanmasını seviyorsanız kesinlikle izlemelisiniz.


Yazan: Elif Su Çakır

Editleyen: Elif Peren Yıldız

 
 
 

Commentaires


BİZE ULAŞIN!

bottom of page