"The Wonderful Story of Henry Sugar" - Film İncelemesi
- Peren Yıldız
- Oct 16, 2023
- 2 min read
The Wonderful Story of Henry Sugar; içerisinde kullanılan renklerden ve karakterlerin sanki bir karikatürden fırlamış gibi olmasından anlayacağımız üzere bir Wes Anderson filmi. Ünlü yönetmen Wes Anderson bu defa karşımıza bir kısa filmle çıkıyor. Film yaklaşık olarak 37 dakika sürüyor ancak izlerken o kadar akıcı geliyor ki sanki 5 dakika sürmüş gibi hissediyorsunuz. Film, Roald Dahl’ın bir hikayesi, fakat Wes Anderson tarafından senaryoya dönüştürülmüş. Baş rolleri ise Benedict Cumberbatch, Ralph Fiennes, Dev Patel ve Ben Kingsley gibi efsane isimler paylaşıyor.

Filmi kısaca özetlememiz gerekirse, konu Henry Sugar adlı (gerçek ismi bu değil fakat filmde asla öğrenemiyoruz) baba parası yiyen ve kısa yoldan para kazanma hayalleri kuran zengin bir adamın etrafında şekilleniyor. Bir gün babasının odasındaki kütüphanede bir kitaba rastlıyor ve kitabın içinde yer alan hikayeden çok etkileniyor.
Bu hikaye Imdad Khan isimli bir sihirbazı anlatan bir doktora ait. Bu sihirbaz, gözlerini tamamen kapalı iken etrafında her şeyi “görebiliyor”, yani etrafındaki nesneleri gözleri kapalıyken dokunmadan algılayabiliyor ve buna göre hareket ediyor. Gözleri tamamen sıkıca kapatılmışken bir engel varsa kaçıyor, önünde birisi varsa etrafından dolaşıyor ve odada kim nerede anlayabiliyor. Bu özelliğinden yararlanarak ise farklı farklı yerlerde birçok gösteri düzenliyor. Imdad Khan, her şeyi görebilme yeteneğimi ise bir gurunun öğrencisinden öğrendiği bir eğitim sayesinde geliştirmiş ve yıllarca pes etmeden, yılmadan çalışmış. Sonunda gözleri kapalı iken her şeyi “görebilmeyi” öğrenmiş.
Bu kitabı okuyan Henry ise öğrendiği bu görebilme metodunu kendisi üzerinde kullanıp kumarda daima kazanabilmeyi istiyor. Sabırla her gün saatlerce çalışıyor ve sonunda bu her şeyi tamamen kavrıyor. Kendisini hazır hissettiği bir gün soluğu bir kumarhanede alıyor. Öğrendiği bilgileri kullanıyor ve tabii ki oyunu ve yıllarca hayalini kurduğu şeyi, parayı, alıp eve dönüyor.
Ancak parayı bu kadar kolay yoldan kazanmanın onu tatmin ettiğini, hep düşlediği gibi olmadığını fark ediyor. Bu sebeple para kazanma amacını değiştiriyor ve dünyaya iyilik yapmaya, bu dünyaya imzasını bırakmaya karar veriyor. Birçok yere kumardan kazandığı paralarla yetimhane, okul ve hastane yaptırıyor. Yaşadığı bu yeni hayattan memnun olan Henry, ölürken de kendisini vicdanen rahat hissediyor.

Genel olarak bakmak gerekirse bu filmde hoşuma giden detaylardan bir tanesi filmi izlerken kendimi bu hikayeyi okuyormuşum ve sahneleri gözümün önünde canlandırıyormuşum gibi hissetmem oldu. Gerek arkadan gelen anlatıcının sesi (burada Roald Dahl’ın kendisi hikayeyi anlatıyormuş gibi yapılması bence çok iyi bir detay), gerek diyolaglarının yapısının bir hikaye anlatımına benzemesi bu hisse kapılmamdaki en büyük sebeplerden. Bu durumun ise filmi daha ilgi çekici kıldığını düşünüyorum.

Bunun dışında filmde kullanılan dekor değiştirme detayı oldukça ilgimi çekti. Sahneler arasında geçiş olurken arka planlar ve objeler sanki birer karton tiyatro dekoruymuş gibi başkaları tarafından taşınıyor, mekanlarda değişme ve başka bir sahneye geçiş ise bu yolla sağlanıyordu.
Bence izlemesi keyifli, sıkmayan bir filmdi. Eğlenceli bir şeyler izlemek, konu karmaşasında boğulmamak isteyen ve çok fazla vakti olmayanlara tavsiye edebileceğim bir film.
Comments