top of page
  • Instagram

YAZILARIMIZ

Cem Karaca'nın Gözyaşları

26 Ocak 2024’te vizyona giren ve Cem Karaca’nın ailesinin açtığı telif hakkı davası üzerine 13 Şubat günü vizyondan kaldırılan film, her ne kadar talihsiz ve ihmal içeren bir durumla karşı karşıya kalsa da büyük bir izleyici kitlesi topladı.


Başrolünü İsmail Hacıoğlu’nun (Muhtar Cem Karaca) üstlendiği filmin yönetmenliğini Yüksel Aksu, senaristliğini Onur Böber, Emrah Saltık ve Özden Uçar yapmıştır.


Film Muhtar Cem Karaca’nın çocukluğu ile başlıyor. Annesinin ve babasının sinema ve tiyatro ile ilgilenmesi ile beraber kendisinin de piyano ve müziğe ilgisi başlamıştır. Büyüdükçe müziğe olan ilgisini ve sevgisi artık işe dökmek isteyen Cem Karaca, ailesiyle devamlı tartışmalar yaşar. Tartışmaların ana sebebi Babası İbrahim Karaca’nın Cem’in dönemin siyasi otoritesi altında bu işi yapmasının tehlikeli olduğunu ve onaylamadığını söylemesidir. Aslında çoğu ünlü sanatçının hayatında yaşadığı o çatışmayı görüyoruz: Ailesinin karşı çıkmasına rağmen, idealleri yolunda ilerleyen başarılı sanatçılar...



Spoiler!

Cem ile babasının arasının bozuk olduğu dönemlerde Cem çıktığı konserlerden birinde tanıştığı kadın ile aniden evlenir ve kadını ailesiyle tanıştırmaya getirir. Babasının ise planları Cem’in yaşamın sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını görmesidir. Bu sebeple onu gizlice askerliğe yazdırır ve Cem aniden askere gider. Cem Karaca’nın çoğu şarkısına ilham olan ve Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal duruma yakından tanımasını sağlayan askerliği, onun kariyerinin temellerini atmıştır.


Askerliğinin, gözünde bulunan sorun sebebiyle, sonlara yaklaştığı noktada karısından aldığı “Ben yapamıyorum, affet.” yazılı mektup üzerine İstanbul’a geri döner. Döndüğünde ailesiyle aralarındaki sorunları çözerek ve bağlarını kuvvetlendirerek kariyerinin ilk grubuyla yeni şarkılar çıkarmaya başlar. O dönemde halkın sesi olmayı başaran Cem Karaca, tabii ki de bu sesi bastırmaya çalışanların saldırısına uğramıştır.


Halkın sesi olarak devam ettiği bu yolda farklı görüşler sebebiyle grubu dağılsa da, kendine yeni bir grup kurarak ideallerini devam ettirmiştir. Fakat bu durum ailesini korkutmaya başlar ve ailesinin Cem ile tekrar araları bozulur. Bu kötü şeylerin yanı sıra, Cem’in hayatına artık yeni bir kadın girmiştir ve onunla evlenip çocuk yapar. Hayatında her şey yolunda giderken, son çıkardığı şarkıda yaptığı komünizm propagandası üzerine baskı ve yasaklar ile Cem’in hayatı mahvolur. İlk olarak toplatılan albümleri ve beraberinde gelen hapis kararı üzerine Cem Almanya’ya gider ve yıllar süren evlat ve aile özlemiyle yapayalnız kalır. Umutla çocuğuna kavuşacağı günü bekleyen Cem, ardı arkası kesilmeyen kötü haberler almaktadır: Önce babasının vefatı, daha sonra darbenin ardında alınan vatandaşlıktan çıkarılma haberi…


Ayrılık, özlem, aşk acısı, vatan sevgisi… Bütün hepsini bir arada içinde yaşayan, sabrının ve mücadelesinin sonunda vatanına ve ailesine kavuşan Cem Karaca, halkın büyük sevgisiyle karşılanır. Kariyerimin en duygulu noktası dediği kısım ise burada başlar.


Ben bu filmi izlerken çok ağladım. Hem hikayesi hem oyunculuklarıyla bütün olarak çok özenle hazırlanmıştı. Özellikle İsmail Hacıoğlu’nun sesi ile Cem Karaca’nın ses tonunun ve dış görünüşlerinin çok benzediğini düşünüyorum. Yapabileceğim tek eleştiri filmin sahneleri arasına çok hızlı geçişler vardı, olay örgüsünü yakalamayı zorlaştırıyordu. Yine de bu film için kötü olmuş diyebileceğim anlamına gelmiyor. Maalesef yayından kalktığı için sizde izlemelisiniz gibi bir öneride bulunamıyorum. Fakat meraklıları için araştırılması gereken bir hayat hikayesine sahip.


Yazan: İpek Şahin

Editör: Elif Peren Yıldız

Comments


BİZE ULAŞIN!

bottom of page